Kılıç kuşanana kadar hayatı boyunca Sultan Abdülaziz’in oğlu Şehzade Yusuf İzzettin ve Sultan Beşinci Murad’ın gölgesinde kalan 34. Osmanlı Padişahı Sultan İkinci Abdülhamid, Abdülaziz’in şaibeli ölümü sonrası Yusuf İzzettin’in gözden düşmesi; V. Murad’ın ise Abdülaziz’in devrilmesi sürecinde sinirlerinin yıpranarak padişahlık yapamayacak duruma gelmesi sonrası Ağustos 1876’da Maslak Kasrı’nda tahta çıkmayı kabul etti.
1876-1909 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğunu yöneten ve günümüze kadar devam eden tartışmaların öznesi haline gelen Sultan Abdülhamid Han, halihazırdaki evhamlı ve temkinli kişiliği ile iktidarının ilk yıllarında yaşanan olaylar birleşince geniş bir hafiye teşkilatı kurdu.
1909 yılında bir İtalyan dergisinde “Abdülhamit’in dramatik ifadesi” adıyla yayımlanan çizim
SULTAN HAMİD’İN “YILDIZ” DÜNYASI
33 yıl boyunca devleti demir yumrukla yöneten Abdülhamid’in kütüphanesi ise ilk kez geçen temmuzda kapılarını açtı. Altı senelik restorasyonunun ardından 19 Temmuz’da halkın ziyaretine açılan Yıldız Sarayı’nda Abdülhamid’in kütüphanesi de meraklılarıyla buluştu.
Yıldız’da adeta bir şehir inşa eden Sultan Hamid’in kütüphanesi de devasa boyutta. Kitaplara çok meraklı olan sultan, Osmanlı’nın kaybettiği topraklardaki kütüphaneleri İstanbul’a taşıttıracak kadar titiz birisiydi. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde kütüphaneler açan Sultan Hamid, Beyazıt Kütüphanesi’ni inşa ettiren ve bunu halka açan padişah aynı zamanda.
Yıldız Sarayı Kütüphanesi
NELER VAR NELER
Yıldız’daki kütüphanede askeriyeden coğrafyaya, felsefeden casusluk romanlarına, astronomiden botanik ve zoolojiye kadar binlerce nadir eser gün yüzüne çıkarıldı.
İlk defa görülecek yazma eserler arasında “Muhibbi” mahlasıyla şiirler yazan Kanuni Sultan Süleyman’a ait divan, Matrakçı Nasuh’un, Kanuni’nin Irak seferini anlattığı kitap, Katip Çelebi’nin “Cihannüma”sı ve ünlü hattatlara ait Kur’an-ı Kerim örnekleri yer aldı.
Ağustos ayında Yeni Şafak’a verdiği röportajda Milli Saraylar Başkanı Dr. Yasin Yıldız, Sultan Abdülhamid’in, Müze-i Hümayun (Eski Eserler Müzesi), Askeri Müze, Bayezid Kütüphane-i Umumisi, Yıldız Arşivi ve Kütüphanesi gibi müesseseleri kurdurduğunu, kitap mevcudunu tespit ettirdiğini, ilk katalogların da yine bu dönemde oluşturulmasına ön ayak olduğunu ifade etti.
Sultan Abdülhamid, ülkedeki muhalif hareketleri daha doğmadan boğmasıyla bilindi hep… Bu yüzden yurt dışında hakkında çıkan her şeyi dikkatle takip etti. Kütüphanesi Avrupa’da çıkan tüm büyük gazetelere aboneydi ve zengin bir süreli yayın koleksiyonuna sahipti.
Bir zamanlar Yıldız kütüphanesi
POLİSİYE MERAKI KİŞİLİĞİNDEN BAĞIMSIZ OLAMAZ
Abdülhamid’in kütüphanesindeki en önemli yeri hiç şüphesiz polisiye romanlar teşkil etti. Ben polisiyeye olan merakının kişiliğinden bağımsız düşünülemeyeceği kanaatindeyim.
Abdülhamid, olayların ipuçlarını kurcalayan, her şeyi ilmek ilmek araştıran, kendisine en muhalif kişileri Yıldız’a getirtip onları bülbül gibi konuşturan zeki bir karakterdi. Zaten öyle olmasa 33 yıl boyunca ülkeyi idare edebilmesinin imkânı yoktu.
Kurnazlık, ona sadece padişahlığı döneminde değil öncesinde de kazandırdı. Geri planda kalması Beşinci Murad, Yusuf İzzettin gibi rakiplerini ekarte etmesinde ön ayak oldu. Talih de yüzüne güldü elbette…
Sherlock Holmes’un yaratıcısı Sir Arthur Conan Doyle
SHERLOCK HOLMES SEVGİSİ “BOŞ EV” İLE BAŞLADI
Akşamları uyumadan önce kendisine kitap okutturan Abdülhamid’in favori türünün polisiye olduğunu söylemiştik…
Abdülhamid’in kütüphanesinde özel olarak çevirttiği yaklaşık 600 polisiye roman olduğu tahmin ediliyor. Bunlar eskiden İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi’nde bulunuyordu. Birçoğu Yıldız Kütüphanesi’ne geri döndü.
En sevdiği polisiye roman karakteri ise hiç şüphesiz İngiliz edebiyatçı Sir Arthur Conan Doyle’un ölümsüz karakteri Sherlock Holmes. Sultan, Sherlock Holmes’un “Boş Ev Vakası” (The Adventure of the Empty House) öyküsüne hayran kalarak Holmes sevdasına tutuldu.
Ben de 17 yaşında haziranın ilk günlerinde ilk Sherlock Holmes öyküsünü okumuştum. O yaz bittiğinde okumadığım Sherlock Holmes macerası kalmamıştı. Gerçekten bağımlılık yaratan bir külliyat.
Arsene Lüpen’in yaratıcısı Maurice Leblanc
DOYLE İLE GÖRÜŞTÜ MÜ
Holmes’un öykülerini öyle beğendi ki İngiliz Büyükelçisine ricada bulunarak Sir Arthur Conan Doyle’un tüm Sherlock Holmes eserlerini getirmesini istedi.
Abdülhamid ile Doyle’un İstanbul’da yüz yüze görüştüğü iddia edilse de bu konuda elimizde resmi bir kanıt bulunmuyor.
Ancak “Hatıralar ve Maceralar” isimli kitabında İstanbul günlerinden bahseden ünlü edebiyatçı, Abdülhamid’in kendisine yaverini gönderdiğini ve kendisiyle görüşmeyi çok istediğini ancak ramazan ayı olması sebebiyle görüşemeyeceklerini ilettiğini yazdı.
İkili arasında bir görüşme olmasa da Doyle, sultanın kendisine şefkat nişanı gönderdiğini de ekledi.
Uzun süre İstanbul’da görev yapan İngiliz Amirali Sir Henry F. Woods ise ikilinin kendisinde yer aldığı bir ortamda görüştüğünü söyledi. Zaten Holmes ile Sultan Hamid’in görüştüğüne dair iddiaların kaynağı ünlü amiral.
Sultanın, Fransız polisiye karakteri “Arsen Lüpen”i de Batı’dan çok daha önce Türkçeye çevirttiği biliniyor. Keza bir başka kurgusal dedektif Nick Carter da…
İSTİHBARAT KİTAPLARI DA VAR KUDÜS’TE YETİŞEN BİTKİLERİN ALBÜMÜ DE
Padişah, Teşkilatı-ı Mahsusa’nın da kurucusu olmasından ötürü istihbarat alanındaki kitaplara da alaka gösterdi. Kütüphanede çok sayıda bu içerikte eser var.
Milli Saraylar Başkanı Yıldız’ın aktarımına geri dönersek, Yıldız Sarayı Kütüphanesi’nde değeri yüksek eserlerin yanında özel hazırlanmış kitaplar da bulunuyor. Bu özel hazırlanmış kitaplar arasında Yıldız Albümleri de geniş bir yer kaplıyor. Yine bu albümler arasında olan ve kütüphanede sergilenen Kudüs’te yetişen bitki ve çiçek türlerinin yer aldığı bir albüm ya da İtalya’nın Torino kentinde açılmış bir resim sergisinin kataloğu ya da şehzade fotoğraflarının yer aldığı aile albümleri gibi ilginç başlıklardaki eserler de kütüphanede yer alıyor.
Kütüphane dil bakımından da oldukça zengin. Türkçe kitaplar ilk sırada. Onu sırasıyla Arapça, Farsça takip ediyor. Batı dillerinden de Fransızca kitaplar ağırlıkta. O dönem “dünya diline” dönüşmeyen İngilizce kitaplar, Almancadan sonra geliyor.
Abdülhamid ile özdeşleşen Yıldız Sarayı
ABDÜLHAMİD’İ ABDÜLHAMİD YAPAN
Sultan Abdülhamid, hiç şüphesiz son Osmanlı monarkıydı. Ülkeyi yıllarca sert bir şekilde idare etti ve koltuğu elinde tuttu. Ancak onun başarısı sadece bununla sınırlı değildi. Yeri geldiğinde çizdiği zikzaklar ve ikili oynayabilme yeteneği kendisini 33 yıl boyunca zirvede tuttu.
Büyük amcası Sultan Üçüncü Selim’in ve amcası Sultan Abdülaziz’in ölümünün onun düşün dünyasında kalıcı bir etki bıraktığı kanısındayım. Sultan Selim’in katlinden 34 sene sonra doğdu. Topkapı’daki o can pazarını yıllarca büyüklerinden dinledi. Sultan Aziz’in hâlinde ise 34 yaşında idi…
Bu yüzden çok okudu, çok araştırdı. Bence 21. yüzyılda yaşasaydı çok başarılı bir dedektif olurdu. Ancak o, 1842’de bir Osmanlı imparatorunun evladı olarak doğdu. Büyüdüğünde kurduğu “Yıldız dünyasını” 20. yüzyıla taşımayı başardı. Fakat yine de kalıcı olamadı. Arkasında bıraktığı öfkeli muhalefet önce onu sonra hanedanını gönderdi. Sultan Hamid’in aile fertleri kendisinin sürgüne gittiği günden 15 sene sonra bu topraklarla vedalaştı.
Etkisi hâlâ günümüze kadar devam eden bu devlet adamının dünyasını keşfe çıkmak için siz de muhakkak Yıldız Sarayı’nı ve kurduğu kütüphaneyi görün…
Oğuz Ok